Geçen Pazar ( 18 mayıs ) Can abimizin Ankara’dan gelmesini de fırsat bilerek bir Edirne gezisi yaptık.
Kaptan’ı derya Barbaros , bıçkın muavin Ferdi , voltaj Osman , böbrek İlhan , kerpeten İhsan , loko manyağı Kemal , 50 euro Ferda , ailenizin sigortacısı Yılmaz , boyaların efendisi Doğan , terbiyeli trenci Mesut ( tek örnek tabi )
Harun’u götürmedik , fasulyeden trenci olduğu için. ( şaka yav , adamın uyuduğu saatte biz yola çıktık ondan )
Yine çok ama çok güldük , çok eğlendik , mükemmeldi , sağ olasın Barbik……………
Sabah kör karanlıkta yola döküldük , 2,5 saatte vardık.
Ben Edirne’ye 1976 yılında gitmiştim ve çok fazla gezememiştim , tek kelimeyle harika bir şehir ,çok sevimli , çok sakin , çok medeni , Avrupa tabi .
Doğal olarak önce Sinan’ın muhteşem eseri Selimiye camisi.






Acıbadem kurabiyesi yerine hacıbadem kurabiyesi


Cami gezmesi bitince , önce Tunca sonra Meriç nehri üzerindeki Sinan köprülerinden geçip eski gar binası olan güzel binayı , çevresini ve per perişan zavallı 55.000 lik lokoyu gördük.






Muavin Ferdi yoldan ördek kapmak için animasyon bile yapıyor.





Bir tren ne kadar ilgi çekiyor bakın , yeni evli çiftler gelip burada profesyonel fotoğraf çektiriyorlar.




Aklımız fikrimiz ciğerde olduğu için hemen ciğerciye koştuk , muhteşem bir ciğer yedik , domates yoğurt biber hepsi tek kelimeyle harikaydı. Buranın resmi Can abi de var o yükler sanırım.
Yemekten sonra çarşıyı gezdik , çeşitli tatlıların tadına baktık ve aldık.









Trenciler garı ziyaret etmeden dönmez , eski binayla kıyaslayınca bir felaket olan yeni binayı ve rayları gezdik , bu hat ağustosta açılacakmış , şu anda Optima isimli Avusturya şirketi yurt dışından Türk işçileri arabaları ile birlikte taşıyormuş.

Güzel bir işçi vagonu ve malum plasser.



Çok geç kalmadan dönmeye karar verdik ve 4 te yola çıktık 6.30 da vardık.