Demiryolu Sohbet grubunda gönderilen bir yazı:
" "Tren Bağımlılığı" ülkemizde sık görülen bir hastalık olmamakla birlikte, hastalığa yakalanan kişilerde tedavi pek mümkün görülmemektedir.Hastalık küçük yaşlarda vagon koklama,ray koklama gibi belirtilerle başlamaktadır.İlerleyen yaşlarda trenlere aşırı dikkat,lokomotif resimleri çizme,tren saatlerini ezberleme gibi belirtiler görülebilmektedir.Daha ileri vakalarda hastalık nöbetler halinde seyreder.Ara ara gelen tren krizleri sırasında hasta trene binip Erzuruma,Karsa veya daha öteye gitme isteğine kapılır.Yapabilirse rahatlar,yapamazsa etrafındakilere çektirir.Senede bir kaç defa Ankara-Erzurum seyahati yapan ağır vakalar da görülmüştür.Hastanın demiryolu olmayan bir yere nakli veya bulunduğu şehirden rayların sökülüp demiryolu ulaşımına kapatılması da sonuç vermemektedir.Bilakis böyle durumlarda nöbetlerin sıklığı ve şiddeti artmaktadır.Bu durumda ailenin davranışı önemlidir.Hasta anlayışla karşılanmalı,gerekirse bir istasyona götürüp getirilmelidir.Az önce de belirttiğimiz gibi böyle kişilerin tedavisi yoktur.Aslında mülayim insanlardır.Ancak yanlarında "tren kaç saatte gidiyor","otobüsten şaşma" gibi laflar edildiğinde saldırganlaşabilmektedirler.Ne olur n'olmaz bu adamların yanında dikkatli olmak lazımdır.Durum böyledir yani, hadi benim hareket saatim geldi düüüüüüüüüüüüüüüt! "