Ümit Bey, geçmiş yıllarda, hepimizin özlem duyduğu güzel hatıraların tekrar yaşanmasını istediğimiz güzel bir duygudur.
Mehmet Bey, sizlere bilebildiğimiz konularda yararlı olabiliyorsak, ne mutlu bize.
İrfan Bey, geçmişte yaşanmış bunca emeğe saygı duyarak, hepbirlikte bizlerde o eski günleri anmaya çalışıyoruz.
Harun Bey, hepimizin bilgi paylaşımı adına yaptığı çalışmalar, sizin uygun bulduğunuz bir şekilde değerlendrilebilinir.
Konu ile ilgli düşüncelerini belirten arkadaşlara teşekkürler.
9.BÖLÜMDemiryollarımızda İlk Banliyö Hatlarıİzmir-Aydın Demiryolu yapımları sürdüğü yıllarda, İzmir’in çevresinde bulunan yerleşim yerlerine de demiryolu hatlarının oluşturulması düşüncesi, demiryolu ile ulaşımın daha rahat olmasından dolayı ortaya atılmaya başlandı. Özellikle İzmir’in, Alsancak (Punta) semtinde yaşayan halkın yapısı; ticaretle uğraşan, maddi durumları oldukça yüksek bir kesimdi. Bu kişilerin işyerleri de Alsancak’ta bulunurdu. Osmanlı İmparatorluğu, 600 Yüzyıldan fazla hüküm sürmesine karşın, İzmir; Cumhuriyet dönemine kadar bir Osmanlı kentinden çok batı dünyasının bir Avrupa liman kenti yapısında idi.
İzmir’de yaşayan ve kentin büyük bölümünü oluşturan Levantenler, İzmir’in yaz aylarındaki bunaltıcı sıcaklarından kurtulmak için daha serin yerlere gitmeyi ve orada yaşamlarının bir bölümünü geçirmeyi düşünmüşlerdi. Bu yüzden ilk etapta, deniz seviyesinden daha yüksek, sıcaklığı 3-4 derece, buna bağlı nem oranı da düşük ve serin olan yerlerden; Buca ve (Paradiso) Kızılçullu denilen yerlere yerleşmeye başladılar. Buradaki yaşam, işyerleri Alsancak’ta olan Levanten kişilerin, işyerlerinde gündüz çalışmalarını tamamlayıp, akşam ailelerinin yanlarına dönmeleri ve ertesi sabah tekrar Alsancak’a gitmeleri olarak bir yazlık yaşamı biçiminde sürüyordu.
Zamanla Buca ve Kızılçullu (Şirinyer) Levanten ailelerin tercih ettikleri kalıcı bir yerleşim yeri olmaya başladı. İzmir yüzyıllar boyunca deprem riskini yaşayan ve birçok deprem olayını yaşamış bir kent özelliğinde olduğundan, Buca ve Şirinyer’in bulunduğu arazi yapısının zemininin kayalık oluşu, deprem riskine karşı dayanıklılık göstermesi Levantenlerin bu yerleşim yerlerini tercih etmelerindeki en önemli etmenlerden biriydi.
Buca ve Şirinyer’den sonra maddi durumu güçlü ailelerin tercih ettiği yerler arasına Bornova da girmişti. Yukarıda açıkladığımız nedenleri göz önünde bulundurduğumuzda; Türkiye’nin ilk banliyö trenleri de doğal olarak bu semtlere çalışacaktır.
Demiryollarımızda bir özelliği de hemen vurgulayalım. İzmir’de banliyö hatlarından önce , Punta Gar (Alsancak Gar) ‘dan, Konak Pier’e ( Gümrük) kadar İzmir Kordonu boyunca hat döşenmişti. İzmir körfezinin en son noktasında bulunan ve bugün kullanılan liman 1950’li yıllarda yapılmıştı. Bu yıllara kadar, İzmir’de yüzyıllar boyunca kullanılan liman, Pasaport İskelesi ile yine Gümrük Meydanı dediğimiz alan arasındaki yerdir.
Batı Anadolu’dan; Aydın ve çevresinden incir, üzüm, zeytin, zeytinyağı, pamuk gibi ürüler tren ile Punta Gar’a gelir, buradan yine limana Kordon Boyu’ndaki hat kullanılarak gemilere yüklenmek üzere getirilirdi.
Kordon Boyu’na döşeli hattan, şehir içi ulaşımda, Atlı Tramvaylar da yararlanırdı.
23 Eylül 1856 tarihinde İzmir-Aydın Demiryolu için verilen imtiyazdan 10 yıl sonra, Tükiye2de bir ilk daha gerçekleşecekti. İzmir’in ve Türkiye’nin ilk banliyö tren hattı için 7 Ocak 1866 tarihinde Paradiso (Kızılçullu daha sonraki adı Şirinyer) Buca için imtiyaz verildi.
Burada ‘’Parodiso’’nun ‘’Cennet’’ anlamına geldiğini vurgulayalım. O yıllarda Kızılçullu (Şirinyer) bol yeşillikleri olan, İzmir’in Meles akarsuyunun geçtiği, Roma döneminde yapılmış su kemerlerinin bulunduğu, temiz ve serin havanın hakim olduğu bir yerdi.
Şirinyer-Buca hattı için 2740 metrelik bir mesafenin yapım çalışması 3 yıl sürdü. 3 Eylül 1870 tarihinde Buca’ya ilk tren çalıştırıldı. İzmir-Aydın demiryolu hattı üzerinde Şirinyer İstasyonu olmasına karşın, Buca hattı bu hattan ayrılarak, İzmir’in ve hattın doğu istikametine doğru gider. İzmir-Aydın hattından Aydın’a doğru, demiryolu; Şirinyer İstasyonu’ndan sola makas ayrımı ile girerek 2410 metre sonra Buca İstasyonun’da son bulur. Buca İstasyonu’nun özelliği son hat istasyon oluşudur. Şirinyer İstasyonu ise anahat üzerinde ara istasyon özelliğindedir.
18 Şubat 1869 tarihli İzmir-Aydın Demiryolu’nun Paradiso mevkisi ile Buca köyü arasındaki şubenin inşası hakkındaki mukavele şöyle idi:
Bu mukavelenin maddeleri.1-7 şubat 1866 tarihinde Aydın Demiryolu Kumpanyası vekili Edmond Purse ile ‘’Meclisi Muhabir’’tarafından belirlenmiş olan güzergâhta Paradiso istasyonu mevkisi ile Buca köyü arasında Aydın demiryolu hattı ile bağlantılı bir şube demiryolu hattının yapılması için kurulacak kumpanyaya imtiyaz verilmiştir. Kumpanya altı ay içinde kurulacak ve şube demiryolu hattını iki yılda tamalayacaktır.
2-Aydın demiryolu Kumpanyası İzmir ile Buca arasında sabah-akşam karşılıklı ikişer tren seferi yapacaktır.
3-Bu hatta da ana esas uygulanmakta olan yolcu ve eşya tarifesi geçerli olacaktır.
4-Aydın Demiryolu kumpanyası, hattın onarım ve bakım giderleri için İzmir ile Buca arasında elde edilecek gelirin, şube hatta düşecek kısmının % 40’nı, Buca ile Aydın arasında elde edilecek gelirin yine şubeye düşen kısmının %60’nı alacaktır. Alınan bu onarım ve bakım giderleri yetersiz kalır ise eksiği yeni oluşturulacak kumpanya tarafından tamamlanacaktır.
5-Bu şube, her yönü ile Aydın Demiryolu Kumpanyası’na bağlı olacak ve kumpanyanın bu şubeyi satın alma hakkı bulunacaktır.
Bu yatırımın altında, Buca demiryolu hattının yapımını üstlenenler ile Aydın yolu yapımını üstlenenler arasında gizli bir ortaklık olduğu düşünülmektedir. Punta’da bu gün TCDD’nin 3. Bölge Binası’nın yanında bulunan saat kulesinin bulunduğu bina yapıldığı günlerden beri Buca gar’ı olarak bilinmiştir. Buca Garı’nın İzmir kenti için bir başka özelliği de bu gar sayesinde İzmir’in 1870 yılında sahip olmasıydı.
Daha önceki bölümlerimizde, Alsancak Gar’ın ilk yıllardaki fotoğraflarında burada bulunan saat kulesini aktarmıştık. Bu fotoğraf gece çekilmiş görüntüsü ile ayrı görünüm vermektedir.
Fotoğraf TCDD 3. Bölge Müdürlüğü arşivinden.
Aydın Demiryolu Şirketi, 1872 yılının Eylül ayında ve özel kişilerce işletilen Buca şube hattını 1902 yılında satın aldı. Buca şube hattının uzunluğu 1.5 mil kadardı. Bizdeki ölçü birimine göre ise 2410 metre kadardı.
İzmir-Aydın Osmanlı Şirketi Pasosu
İzmiş-Aydın Demiryolu Tarifesi
Demiryolunun Buca’ya kadar ulaşmasından sonra, Buca kolay ulaşılabilen bir banliyö olarak gelişimini sürdürmüştür. İzmir ile Buca arasında, karşılıklı olarak günde 10 civarında sefer yapılırdı. Kış günlerinde ve savaş yıllarında bu seferlerin sayısı yarıya kadar düşerdi. Bu durumların dışında özel günlerde ek seferler konurdu. Alsancak Gar’dan kalkan tren, hat üzerinde bulunan ve bazı malların yükleme ve boşaltmalarının da yapıldığı ilk ara istasyon olan Kemer İstasyonu’nda dururdu. Bu istasyonun yapılmasının özelliği; Alsancak’tan sonra İzmir halkının, orta kesimin yaşadığı bir bölgede olmasından daha doğrusu buraya çok yakın bulunan Basmane ve Tepecik(Yenişehir) semti civarında yaşayan Rum, Ermeni ve Yahudilerin da demiryolundan yararlanması için düşünülmüş olmasıdır. Daha sonraki gelişmelerde İzmir’e ikinci banliyö hattının kurulması ve Basmane Gar yapımı ile ikinci demiryolu hattının özelliklerini işleyeceğiz.
Buca hattını takiben ikinci şube hattı olarak bir başka önemli banliyö hattı olan Seydiköy’e de hat açılması gündeme gelmiştir. Bu hattın açılmasında, yolcu taşımacılığının yanında asıl önemli olan burada maden kömürünün de olmasıdır.
Şimdi önce İzmir-Buca demiryolu hattını ve üzerindeki yol özelliklerini ve istasyonları inceleyelim.
Alsancak Gar’dan hareket eden trenler, İzmir-Aydın istikametinde, İzmir Körfezini arkamıza alacak şekilde batıdan doğu yönüne doğru yola koyulurlardı. Bu güzergahta İzmir-Buca banliyö hattını, bir süre raylar üzerinden yürüyerek ve fotoğraflama yaparak açıklamaya çalışacağım.
Alsancak Gar ve çevresindeki lokomotif bakım depoları, vagon onarım atelyeleri, plaktornası ve yük depoları ile oldukça geniş bir arazi içersinde bulunmaktadır. Buralardaki oluşumları ileride gösterimde bulanacağız. Şu anda gördüğümüz Alsancak Gar’a ait, ilk kurulduğu yıllarda yapılan büyük su deposu.
Raylar üzerinde ilerlemeye devam ediyoruz. Demiryolu hatlarının birbirlerine geçişleri izliyoruz. Solda ileride müselles hat ayırımı bulunmaktadır. Şu anda o hatta girmeyip, biz İzmir-Aydın hattında ilerlemeye devam ediyoruz.
Karşımıza ilk demiryolu köprüsü geliyor. Bu köprü de demiryolu hattının ilk köprüsü olma özelliğini gösteriyor.
Demirden yapılmış olan bu köprünün yanında, sonradan yapılmış olan yaya köprüsüne çıkarak karşı tarafa geçiyoruz. İzmir’in önemli akarsularından bir olan Meles akarsuyu geçmiş dönemlerde, suyu bol olup içinde balıkların olduğu, Kızılçullu da halkın bu akarsuyun çevresinde piknik yaptığı ileri yaştaki büyüklerin anlatımlarından bilinmektedir. Bu gün Şirinyer’de ( Kızılçullu ilk adı Paradiso) Roma dönemi su kemerleri bu akarsuyun üzerinden geçirilmiştir. Demiryolu öncesi Aydın’dan gelen deve kervanları da yine bu akarsuyun üzerindeki karayolu köprüsünden geçerlermiş. Bu gün bu karayolu köprüsü hala kullanılmaktdır.
Fotoğrafta görüldüğü gibi şu anda ülkemizdeki kuraklık burada da kendini göstermiş artık yaz aylarında suyu akmayan bir akarsu yatağını görmekteyiz. Burada konumuzla ilgili olan görünüm, demiryolu köprüsünün yapısal özelliği ve ilk demiryolu köprüsü olma özelliğinde bir köprünün olmasıdır.
Yaya köprüsünü geçtikten sonra demiryolunun sol kenarına geçmek için metro istasyonuna doğru ilerliyoruz. Burası geçmiş dönemlerde yapılan ve dünya demiryolları arasında önemli bir özelliği olan iki demiryolu hattının birbirini dik olarak kesiştiği ‘’İstavroz’’ daha sonra değişen ismi ‘’Hilâl’’ alanıdır.
Bu konuyu daha detaylı ve fotoğraflı olarak 10. Bölümde aktaracağım. Yine İzmir-Buca Banliyö hattı serüvenimiz devam edecektir.