Model Trenciler Forumu > Türkiye'de Hobi Sektörü

Üzüldüğüm Nokta Budur

(1/2) > >>

Harun:
Arkadaşlar merhaba,

5 Kasım'da her Kasım başında yapılan Hornby distribütörler toplantısına katılacağım. Bu sene Berlin'de yapıyorlar.

Her sene İstanbul'da da yapılması konuşuluyor ama dünyanın her yerinden gelenler olduğu için terör, siyasi durum falan diye düşünerek herkese uymayabilir diye erteleniyor. Eh, dünyanın %70 i falan Türkiye'yi hala peçeli, fesli zannediyor. Gidişat da o yönde zaten ama neyse konumuz bu değil, daldım birden.

Dediğim gibi dünyanın her yerinden bütün distribütörler geliyor, 50 kişiye yakın oluyoruz. Son 2 senedir Hornby grubu büyüdüğü için bu sene daha da kalabalık olacak gibi görünüyor.

Bu katılacağım 7 toplantı olacak. Bu toplantılar benim için başta çok ilginç oluyordu.

Hele ilk katıldığımda bir çok ülke distribütörü ilk defa bir Türk'le tanışıyorlardı. Ve bazıları, biraz gazete okuyan, haber seyredenleri, biraz küstahça ve ön yargılı olarak PKK ile (onlar PKK ya haliyle bizim filmlerde gördüğümüz kahraman IRA militanları gibi bakıyorlardı) neler oluyor gibi.

Bazıları, özellikle Alman ve Kuzey Avrupa'lılar "Bizim oradaki Türkler size hiç benzemiyor" gibi laflar da ediyorlardı.

Tabi bu seneler içinde değişti. Hornby'nin Türkiye'ye her sene gelen bazı müdürleri İstanbul'u anlata anlata bitirememeye başladılar. Hatta New York'la mukayese edenler bile çıktı.

2-3 toplantıya da eşimle katılınca (ayıptır söylemesi o da 3 lisan bilir) sanki çok acaip bir durummuş gibi herkesin ilgi odağı olmaya başladık.

Herhalde "Hayret bişey onlar da bizim gibi insanlarmış" falan diye düşünüyorlardı. Bilenleriniz muhakkak vardır zengin ülkelerde de, üstelik okumuşları bile bazı konularda çok cahil oluyorlar.

Neyse, yani 7 senedir bu toplantılarda ülke tanıtımı da yapmış oluyorum bir taraftan. Çok da hoşuma gidiyor tabi, her ne kadar artık ancak yeni distribütörleri şaşırtabiliyorsam da.

Gene daldım ama esas söylemek istediğim şuydu;

Bu toplantılarda bazı grafikler gösteriliyor ve tüm Hornby/Scalextric ürün satışlarının ülkelere göre dağılımını görebiliyoruz.

Ayıp olmasın diye hangi ülkenin toplam ne kadar sattığı açıklanmıyor ama hangi ülkede % olarak en çok hangi ürünlerin satıldığı açıklanıyor.

Toplam satışlarının içinde en yüksek fiyatlı ürünleri, en yüksek oranda satan ülkeler arasında kim birinci geliyor biliyor musunuz?

Türkiye!

Grafiklerde sıra buna gelince herkes hayretle bana bakıyor.

Yani Amerikada, Fransada, İngilterede, hatta Danimarka, Hollanda gibi milli geliri 35-40 bin USD olan ülkelerde bile en çok orta fiyat grubundaki setler, ürünler satılıyor ama bizde en pahallı ne varsa en çok o satılıyor.

Ve biz en küçük distribütörleriyiz.

İlyas bey tabi ki bir ekonomist olarak hemen teşhisi koyacaktır ama teşhis konsa da bir türlü tedavi edemediğimiz bir durum.

Bu, haliyle model trenlerin çok ötesinde, genel bir problem. Ama burada konumuz oyuncak ve model trenlerimiz olduğu için emin olun bu duruma çok üzülüyorum.

Bazılarımızın 5-10 hatta 50-100 lokosu, çok azımızın kurguları var ve benim bildiğim sadece eski üyelerimizden Abdurrahman Usta'nın belki de dünya çapında büyük bir kurgusu var.

Benim tercihim bir kişiye 350 YTL den 10 loko satmak yerine, 10 aileye 350 YTL den 10 set satmak olurdu. O zaman bu hobi daha çok gelişirdi.

Forumların birinde 10 kişi, birinde 50 kişi kendi aramızda çalıp oynamazdık.

Her sene bu zamanlarda toplantıya giderken, orada karşılaşacağım rakamları düşünüp, hala değiştiremediğimiz Türkiye'nin ekonomik kaderi için üzülüyorum. Tabi buna kader denebilirse.

Bugün de aynısı oldu, malesef.

Selamlar,

Harun





E 40 003:
Harun Bey,

Hobi konusu dışında olmakla birlikte, ülkemizi hakettiği biçimde temsil ettiğiniz ve tanıttığınız için size gönülden teşekkür ederim.

Modelcilik konusunda duyarlı yaklaşımlarınız ve genelde hobi, özelde model trenciliğin ülkemizde geliştirilmesi konusunda, ticari yaklaşımdan uzak (hatta belki de buna tamamen karşı) bir çaba içindesiniz. Bu çabanızın hakettiği yeri bulacağına inanıyorum.

Ergin

İlyas Şıklar:
Sevgili harun Bey, biz iktisatta bir malın fiyatı yükselince satın alınmak istenen miktarının azalacağını anlatırız ve iktisat teorisinin belirli bir kısmını bunun üzerine inşa ederiz. Bu genel yaklaşıma aykırı olan bazı tercihler olabilir ki bunlar snop tüketime dönüktür, yani malın fiyatı artınca satın alınmak istenen miktarı da artar. Özellikle marka bazında satış yapılan ürünlerde bunu yoğun olarak yaşarız ve tketicinin bu tutumu piyasa aksaklığına neden olur (yani, piyasanın dengeye ulaşmasınaengel teşkil eder) ve piyasaya müdahaleyi gerektirir (burada müdahaleyi rasyonel davranan iş alemi yapar). Bu sorunuzun ilk kısmını bir ölçüde cevaplıyor sanırım. Sorunun ikinci bölümünde ise rasyonel davranan iş alemi kavramı yatar, biz bu davranışı kar maksimizasyonu (ençoklaması) olarak adlandırıyoruz. Kar maksimizasyonu amacı da firma teorisinin temelini oluşturur.
Bu kısa ama öz iktisat teorisi bilgisinden sonra siz bu şekilde düşünerek ve bu düşüncelerinizi karar ve tercihlerinize yansıtarak
1. Rasyonel davranmıyorsunuz
2. Piyasanın dengeye gelmesine engel oluyorsunuz
3. Bizim derslerde anlattıklarımız doğru değilmiş izlenimi yaratıyorsunuz
4. İyi bir işadamı değilsiniz

Sonuç: Mutlaka bir Hoca'ya görünmeniz gerekiyor...  ;D Sevgiler... İlyas Şıklar

halil:
Harun merhaba,

senin yurt dışında karşılaştığın olaylar sebebi ile 17 sene yaşadıktan sonra Almanyayı bırakıp Türkiyeye yerleştim. Ama unutmaki zaman her şeyin ilacıdır.

sene 1970  = almanyada Türklere yakıştırılan lakaplardan biri "Knoblauchfresser" yani sarmısak yiyen. Bu arada almacada yemek fiili insanlar için "essen" hayvanlar için "fressen" dir.

sene 1985 = Berlinde Türk restoranında allahın Hansı sağlıklı diye gözümün önünde 25 diş sarımsağı katıksız katır kutur yedi.

sene 2007 = Çalıştığım alman şirketindeki 23 yaşındaki - ki Şirket almanyada 10.000 nüfuslu bir kasabada - işci bana Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaşın ilk onbirini saydığı gibi kendine göre hangi transferlerin yanlış olduğunu anlatıyor.

zaman değişiyor. Tabiki bazen lehimize ama bazende alehimize.

Ayrıca benim tanıdığım tüm Avrupalı iş adamları Türkiyeye hayranlar. Burdaki dinamizm, hız, risk alma isteği adamları büyülüyor.


Halil

Harun:
İlyas bey,

Hazır sizden faydalanma ortamı doğduğuna göre bu fırsatı kaçırmayayım.

4 maddelik tespitleriniz için hocaya gideceğime İstanbul'a geldiğinizde size görüneyim.:)


Metin bey,

"5-evlenince sukut-u hayale uğrayacak" demişsiniz. 27 senedir beraber olduğum kişiyle 22 senelik evliyim.:)

Yani 5. madde şimdilik geçerli değil.

Sevgiler,

Harun

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git