Merhaba,
Bu forumda herkes benim tutkulu bir dizelci olduğumu bilir. Bunu belirtmemin nedeni konuya tamamen tarafsız bir yaklaşım içinde olduğumu anlatmak istemem. MTK grubuyla 2012 senesinde yaptığımız gezilerde ve benim son iki sene içindeki izlenimlerim, Avrupa kıtasında gerek işletme maliyetleri ve gerekse çevre kirliliği kaygılarıyla dizelden vazgeçilme yoluna gidilmesi. AB üyesi olmayan İsviçrenin başı çektiği bu yaklaşımda Almanya, Hollanda, Belçika ve Fransa aynı görüşde. AB ülkelerinde dizel cer minimal miktarlarda sadece manevra lokosu olarak kullanılıyor.
Dizel cer kullanan ülkeler genelde kıta ülkeleri olan A.B.D., Kanada, Rusya ve tabiiki Çin. Bu ülkelerde dizelsiz bir demiryolu ulaşımı düşünülemez. Ancak bu ülkeler zaten kendi üretimlerini yapıyorlar ve bizim pazar payımızın dışında yer alıyorlar.
Geriye Ortadoğu, biraz Balkanlar ve Kuzey Afrika ülkeleri kalıyor. Haritalara bakın onlarda Sevgili Türkiyemiz gibi demiryolu fakiri.
TCDD kaç tane dizel alır, Irağa kaç tane satarsınız, Tunusa kaç tane gider......
Bir sanayi tesisinde yeni bir model üretimi ciddi yatırımlar gerektirir. Tülomsaşın web sitesinde şimdiye kadar dışarıya ihraç ettiği lokoları görebilirsiniz. Kerem zaten Tülomsaşın üretimlerindeki yerli katkı payını vermiş.
Türkiyede üretilen 22, 24 ve 33 bin serilerinden kaç tane satıldı yurt dışında... Amerika kıtasında bu lokoların üzerine hiçbir makinist oturmaz. Bizim çilekeş demiryolu personelimizin önünde saygıyla eğilmek lazım...
Ne yapacağız bu Powerhaulları çok merak ediyorum. Kerem bir maliyeci olarak herhalde Tülomsaşın önümüdeki senelerdeki bilançolarını yorumlarıyla bize aktarır.
Bunlar tamamen kişisel görüşlerimdir.
Saygı ve sevgilerimle,
Can