Sevgili dostlar , eskiler bilir ,yeniler bilmeyebilir ,Ferda kardeşim esas olarak tramvaycıdır , yaptığı muhteşem evlerle oluşacak şehir kurgusunda Leopold Halling marka Avusturya tramvayları yürütecek.Tabi dışta banliyö hattı ve trenleri de olacak.
Bu gezide sırayla bütün trencileri dolaştıktan sonra elimizdeki son adres bu marka tramvay satılan bir yerdi.Şehirin oldukça uzak bir köşesinde olduğu için gidip gitmeme konusunda çok tereddüt ettik , sonunda “ hadi gidelim yav “ dedik .
Gerçekten çok uzaktaydı , 2 metro bir otobüs neredeyse 45-50 dakika gittik , sanayi sitesi gibi bir yerde indik ve birbirimize “ bu ne ya dükkan yerine fabrikasına mı geldik “ diye espri yapıp gülüştük , adresi bulduğumuzda anladık ki ın , ın , ınııııııın
Tramvaycı Ferda ile Kemal tramvay fabrikasının önünde………….
Şaşkınlıktan küçük dilimizi yutuyorduk nerdeyse , gerçi fabrika dediğimiz biraz büyükçe bir atölye , 400 metrekare kadar bir yerdi .
Kapının tam önüne geldiğimizde Ferda’ya “ saat 1 e çeyrek var bunlar bu saatte bizi asla içeri almazlar “ dedim , tam bu sırada Ferda kapıdaki almanca yazıyı okudu “ telefonla randevu almadan gelmeyin “ Hırrrr , roar , çeşitli Türkçe küfürler vs vs derken kapının önünden yaşlıca bir adam geçti , Ferda’ya “ biz Türkiyeden geliyoruz filan desene belki adam insafa gelir “ dedim, ama içimden , adam muhtemelen elini tersiyle haydi ordan diyecek diye düşünüyordum fakat Ferda konuştuktan sonra, adam elinin düzüyle “ gelin içeri “dedi .
Nabızlarımız 120 atarak adamı takip ettik , üretimin içinden geçtik ve büroya girince patronla konuştuğumuzu anladık. Üretimde bütün işleri kadınlar yapıyor , 6-7 çalışan gördük , zaten çok fazla üretim yapan bir yere benzemiyordu .
Bürodaki dolaplarda yeni ve eski tüm üretimlerden birer adet duruyordu , raflar karşısında kendimizi kaybetmiş bir şekilde dururken , adam bize hemen “ bakın Bursaray için model yapıyoruz “ dedi ve bazı çizimler gösterdi , ben vitrinlere bakmaktan kafamı çevirip bakmadım bile Ferda da göz ucuyla bakmış .
Ferda daha önce aldığı tramvaylar konusunda konuştu , ona , tramvaylarını nasıl dijitale çevireceğini gösteren şekiller , yedek parçalar vs vs verdiler , ben bizim Beyoğlu tramvayına benzeyen bir model aldım ( resmi aşağıda )
Yaklaşık 40 dakika orda kaldık ama rafların önünde o kadar kendimizi kaybetmişiz ki ne adamın adını sorduk , ne biz ona ,Türkiyede bir klüp ve formumuz olduğunu söyledik , adamla vedalaşıp sersemlemiş bir halde ordan çıktık.( adamın normal bir bürosu olsa yani tramvaylar olmayan , bütün bu falsoları yaşamayacaktık .) ( resimler aşağıda )
Almanlar resim konusunda biraz zor oldukları için üretimden resim çekmeyi teklif bile etmedik.
En az 2 saat sonra kendimize geldik ve bütün bu hatalarımız için hayıflandık.
Bu yazıdan sonra Ferda adama yazacak , ve tekrar ilişki kuracak.Özellikle Bursa tramvayı konusunda .Bir gelişme olursa tekrar yazarız.
Tramvaycı yolunda bir gardan görüntüler.
Avrupalılar , insanlar her yere giderken arabalarını kullanmasın diye her kolaylığı yapmış ama buna rağmen “ ben gittiğim yerde arabalı olmak istiyorum kaaaardeşim “ diyenler için de çözüm var , trene arabanızı yükleyip gidiyorsunuz ve böylece hiç olmazsa şehirler arası yolda az araba oluyor ve hava daha az kirleniyor.
Arabalar 2 katlı vagonlara yükleniyor , sürücü vagonlara geçiyor.
Ve önünden ayrılamadığımız tramvay fabrikasındaki hain vitrinler.
Onca model arasından zorlukla seçtiğim ve satın aldığım , ilk bakışta bizim Beyoğlu tramvayını andıran model .Aradaki orijinal görünümlü kuplör yeni çıkmış ve mıknatıslı , 4,5 euro .Toplam bedel 117,50 euro.
Viyana dizisi burada bitti , resim koyma vs konularına elim alıştı , bir sonraki trenli gezide görüşmek üzere hepinize selamlar sevgiler…..